Bu blogu bir yerlerden keşfedip de ilk yayının tarihini fark ettiğinizi varsayıyorum. Muhtemelen "Nasıl ya," diyorsunuz, "2020'ye bu kadar az kalmış, 21. yüzyılın ilk çeyreğinin bitmesine birkaç yıl var, bloglar mazinin dehlizlerine yollanmışken blog mu açılır?"
İnanın ben de aynısını söylüyorum.
Yine de, bir süredir içimden ara ara da olsa gelen yazma isteğini bir şekilde köreltmek için bu blogu açmaya karar verdim. Geçen birkaç yılda farklı mecralara pek çok yazı yazdım, bunlardan bazıları çok içime sindiği gibi, bazıları da sırf yazılmış olmak için yazılmıştı. Ancak sonra bir şeyler oldu ve yazmayı tamamen bıraktım. Eh, aslında tamamen sayılmaz, kafamın içinde bu iş neredeyse sürekli devam etti.
Nihayet, uyuyor olmam gereken bir gece vakti, kafamda bu yazının bir kısmını yazmaya başladım. Blogun adındaki "uykusuz" da oradan geliyor, yıllardır uykusuz olmamdan. Uykusuzluk, kısaca "kişinin uykuya dalmasına engel olan veya uyumamasına neden olan bir uyku hastalığı" olarak tanımlanıyor. Yani inatla uyumamaktan ziyade, uykusu olmasına rağmen uyuyamayan insanların durumu. Yıllardır çektiğim dert.
Peki sfenks? Bunu bulmak için ne kadar uğraştığımı bilseniz gülersiniz. Aslında aklımda başka şeyler vardı ve bu tamlamayı oluştururken ilhamımı "Sıçrayan Midilli"den almıştım. Hoş şekilde tuhaf bir han adını çağrıştırmasını istiyordum. Farklı farklı bir sürü şey düşündüm, yeni şeyler düşünebilmek için bir arkadaşıma danıştım ve testler çözdüm ve sonuçta başlangıç noktamdan çok uzak bir yere, sfenkse geldim. Sonuçta içime sindi (en azından şimdilik).
Bu bloga tam olarak ne yazacağımdan emin değilim. Belki de bazen iç dökeceğim. Genel olarak okuduğum kitaplarla, oynadığım oyunlarla ilgili yorumlar yazmayı planlıyorum. Ancak bunların "inceleme" şeklinde olmasını değil, "yorum" şeklinde olmasını planlıyorum, mümkün olduğunca öznel.
Eğer yolunuz bir şekilde buralara kadar düştüyse hoş geldiniz. Lütfen kanalıma abone olmayı ve yeni eklenen içeriklerden anında haberdar olmak için...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder