1 Mart 2020 Pazar

Bu Ay Ne Oynadım? (Şubat)

"Bu Ay Ne Oynadım?"ın son bölümüyle karşınızdayım. "Şimdiye kadarki son" değil, tamamen son. Bloga başka hiçbir şey yazmadıktan sonra daha fazla bununla uğraşmamaya karar verdim.

Buyursunlar.

The Fidelio Incident


Bu "yürüme simülasyonu" denen türü hep sevmişimdir, denk geldikçe de oynarım. The Fidelio Incident da neredeyse çıktığı günden beri gözümü diktiğim, ama paraya kıyıp da bir türlü almadığım bir oyundu. Steam'de sakız parası denebilecek bir fiyata düştüğünü görünce alıp bakayım dedim.

Eh, oyun türün tam bir örneği, ama pek de iyi bir örneği sayılmaz. Zaten hikayesi en iyi ihtimalle idare eder seviyede. Oynanışında da pek bir numara yok. Ama harika manzaralar var, ona diyecek hiçbir sözüm yok. Hikayenin geneline göre sonu da fena sayılmazdı. Neyse ki 2 saat gibi kısa bir sürede bitti de bunalmadım.

Not For Broadcast


İlginç bir oyun Not For Broadcast. Yıllar önce hayatımıza girip oyun dünyasında kendince bambaşka bir yol açan Papers, Please'ın izinden gidiyor bana kalırsa. Bir televizyon kanalında "resim seçici"lik yapıyoruz. Yani stüdyodaki dört kameradan hangisinin yayına gideceğini seçiyoruz, gerekli yerlere bip atıyoruz, bir yandan da onlarla uğraşırken yayına karışan paraziye engel olmaya çalışıyoruz.

Tabii ki tüm olay bununla sınırlı değil, oyun başka zorluklar da üretiyor. Ayrıca yayında olduğumuz günlerin arasında yaptırdığı seçimlerle de güzel bir distopik atmosfer yaratmayı başarıyor. Oyunun en güzel yanlarından biri de, absürt şovların ve reklamların, yayımladığımız her şeyin gerçek oyuncularla çekilmiş olması. Şimdilik erken erişimde ama bu oynanışla ilgili değil, oyun güncellendikçe yeni yayın günleri ekleniyor sadece.

Stoneshard


Son yılların modası olan "zorluğuyla kanırtan" oyunlardan bir diğeri Stoneshard. Son derece güzel bir RPG oyunu kendisi, ama aşırı zor. Sürekli yenilenen zindanları tekrar hissini kırması için birebir, ama zindana giden yolu her seferinde tekrar, tekrar, tekrar, tekrar, tekrar, tekrar... oynamak epey bayıyor. Onun dışında son derece kendine has mevzuları da var. Eski kafa RPG oyunlarını seviyorsanız göz atmaya değer.

Europa Universalis IV


EU tabii ki bu ay da en çok oynadığım oyun oldu.

Bu sefer gözümü Hindistan coğrafyasına diktim. Daha önce demiradam modunu açmadan Vijayanagar ile oynamıştım, bu sefer de Bahmanileri tercih ettim. Tabii ki bu sefer demiradam modu açıktı. Coğrafya çok karışık, kim kime ne yapıyor belli değil. Oyunun büyük bir kısmında çok iyi idare ettim, Bengal ile kurduğum ittifak da işe yaradı. Ama sonra ne olduysa oldu, Bengal ittifağı bozdu, üstelik teknoloji olarak benden çok ileri gittiği için de her fırsatta beni dövdü sağolsun. O dövdükçe zayıfladım, zayıfladıkça kuzeydeki komşum (ve ebedi düşmanım) Jaunpur da fırsattan istifade sopa çekti. Ama benim amacım zaten başarım açmaktı, yıprata yıprata zayıflattığım Vijayanagar'ı haritadan silip başarımı açtıktan sonra oyunu kapattım.



Bu ay elimden geçen oyunlar da bu kadar işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder